Yaşamla İdrak Arasındaki Çizgi

Evet, geldik Temmuz ayına…

Temmuz ayı Doğum günüm olması itibari ile benim için çok özel bir aydır.

Bu yüzden bu ay misafir bloggerımın çok özel bir insan olmasını istedim. Hatta bu yazı için bir kaç aydır kendisini yakalamaya çalıştığımı itiraf edeyim. Ama insan istediği zaman uğraşsa da başarıyor. 🙂

Vera’ yı uzun süredir sosyal medya’dan ve yazılarından takip ediyorum.

Müthiş canlı, pozitif, kıpır kıpır, zamanını dolu dolu kullanan, hem fotoğraf çekip hem yazı yazabilen çok yönlü bir foto blogger kendisi…

Lafı fazla uzatmadan sizi güzel yazısı ile baş başa brakayım:

 

Sevgili İgal renkli blogunda bana da yer vermek istediğini söylediğinden beri, yaşamı yazmakla ölümü yazmak arasında seçim yapmaya çalışıyorum…sanırım nefes alma şansımız olduğu sürece, kredilerimi yaşamaktan kullanacağım…

Yaşamla İdrak Arasındaki Çizgi

Ne zamandan beri ayaklarınızın her noktasının yere basmasıyla vücudunuzun ağırlığını hisseder oldunuz?

Duruşu geçtim; taşıyabiliyor musunuz?…

Benim için yaşamak, ikiye ayrılıyor.

Birincisi bize verilen öğretilerle, çocukluğumuzda verilen değerlerle, aynı algıyla sorgulamadan yaşamak…

İkincisi ise etrafı özümseyip, içselleştirip, sorgulayıp, benimseyip idrak ederek ve bütün bunların sonucunda kendimize uyan seçimleri yaparak yaşamak…Bunun evrensel adı ÖZGÜRLÜK!..

O kadar kademeli o kadar değişebilen, caydırabilen, kandırabilen, karar değiştirtebilen, pes ettirebilen bir yol ki ikinicisi; tamamen özgür hissedene kadar, bütün yola deydiğini anlamak pek mümkün olmuyor…

Bazıları yoldan dönüyor, bazıları deli diyor…

Bense ayaklarımdaki seksen tane sinirin yere değdiğini idirak ettiğim zamanlara YAŞAMAK diyorum…

Bir kuşun denizden kapmaya çalıştığı balığı seyretmek yetebilirken, yağmurun damlasının yüzüme vurmasıyla rahatsız olduğum yıllara inat, selde gözlerim açık durup gökyüzüne büyüteçle bakabilmeye yaşamak diyorum…

Sanırım hakkıyla yaşamak ise; gerçeklerle barışık olup, yargılamadan koşulsuz kabullenmekle başlıyor.

Yıl ortasında dileyebileceğim en içten dilek; sıcak, gerçekçi ve çok samimi bir yazımız olması…

Vera Caen Anahmias

392251_10150536381269052_389166181_n

Vera’ya Dair…

1980 yılında İstanbul’da doğdum. 2003’te İstanbul Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı bölümünden mezun olduktan sonra Mingus Design Studios’da fotoğraf ve tasarım işleriyle uğraştım.

Fotoğraf ve görsel tasarımı, doğum mucizesi ile birleştirmem ilk bebeğimle oldu. 2007’den beri çektiğim aile, bebek, doğum ve doğum sonrası fotoğraflardan sonra bir adım ileri gidip butik bir şekilde aileye özel albüm içi parspartulu tasarımlar yapmaya başladım.

Fotoğrafın sanatsal boyutunu yeni bebekle yaşanan yoğun duygularla birleştirmek çok keyifli işler çıkarmamı sağladı. 2010 yılında Julia Steils Paçacıoğlu’ndan İçsel Doula Eğitimi aldım.

Doğumlara şahit olup destek olabilmek, artık içsel bir yolculuk olmuştu…

Ailenin hayatlarındaki o mucizevi AN’ları karelerde görüntülemek, yaptığım işi kıyaslanamaz kılıyor…

21832_337277219051_1438924_n

Yazı hayatim ise 2002-2006 yılları arasında İstanbul Life dergisinde yazmakla başladı…

2013 Mart ayından beri hthayat.com sitesinde ‘günlerin köpüğü’adlı köşemde, yüzeye çıkan günlerimi paylaşıyorum…

Misafir Blogger’ımın tüm yazılarına ulaşmak için:

http://www.hthayat.com/yazar/vera-caen-anahmias