Selamlar;
2014 yılında bende kendimi ve blogumu yenilemek istedim.
Bunun için her ay farklı fikirler ve farklı kişileri bloguma davet ederek misafir blogger olarak yazılarını yayınlamaya karar verdim.
Ocak ayı konuğum: Dolly Karlıyol Tosun.
Konu: iş dünyası, yaşam ve deneyim.
Umarım beğenirsiniz :
“Es geçtiklerin sonra seni sollar geçer !”
“Es geçtiklerin sonra seni sollar geçer !”
Kuşaklar değiştikçe hayatın kuralları da iş dünyasının kuralları da hızlıca değişiyor ve değişmeye devam edecek.
Fakat evrenin bazı kuralları yıllar geçse de değişmiyor.
Bu aralar etrafımda gözlemlediğim eleştirecek ve yazım konusu olacak o kadar çok şey var ki!
Ama ben “es geçilen insanlar” konusunu ele almak istedim.
Şimdi diyeceksiniz ki bu ne demek?
Şirketlerin en alt kademeli çalışanları, küçük markaların küçük insancıkları, işe yeni başlayan ve yüzüne bakmadığımız insanlar…
İnsanoğlu/iş dünyası böyledir: “Küçükleri ezer, büyükleri severler!”
Maalesef ülkemizde iş dünyasına yeni adım atanlar desteklenmez, hatta insanların elinde olsa kösteklemenin babasını yapmaya çalışırlar.
– “Piyasalar kötü yeni iş neyine…”
– “Yok ya, o işten para kazanılmaz…”
– “Çok blogger var, seni kim okuyacak ki…”
– “Bak filanca kişi bunları yaptı, sen yapabilecek misin ki?”
Bunun gibi örnekler uzar gider…
Önce ızdırap gibi çöken cümlelerden sonra, piyasada sizi küçümsemeye başlarlar.
İş vermek istemezler, burun kıvırırlar, şans tanımak istemezler, telefonlarınıza çıkmazlar.
Hele o arkadaşlar yok mu, o arkadaşlar, destek olmanın bilinmediği bir âleme taşınırlar.
Siz de çabalar, çabalar durursunuz.
Kimi bu çarkta sivrilmeyi becerir, kimi de arada kaynar gider maalesef.
Fakat bir an bir bakmışsınız o küçümsediğiniz, eleştirdiğiniz, burun kıvırdığınız kişi çok çok yüksek yerlerde.
Evet, o zaman ne olacak?
Dijital baskı sektöründe yaklaşık sekiz sene çalıştım.
İnanın çok zor bir sektördür.
Hatta ben orası için zurnanın son deliği derim.
Herkes işi geciktirir ve kabak son delik olarak dijital baskı şirketlerine patlar!
Yine bir cumartesi çalışıyoruz ve mesai bitimine yarım saat var.
Bilirsiniz o saatler geçmek bilmez. Neyse tam toparlanalım mı derken; kapıdan bir kadın girer.
Elinde küçücük, minnacık bir işle çıkagelir.
İşin küçüğü büyüğü olmaz iş iştir diyeceksiniz ama inanın bazı küçük işler büyük işlerin 10 katı yorucu olabiliyor ve insanı çok uğraştırabiliyor, hele de baskı işi ise!
Neyse tabi benim moraller sıfır, kaçan Cumartesiye mi yanayım, küçücük bir işle kalakaldığıma mı yanayım, neye yanayım diye düşünüyorum…
Orda iki alternatifiniz var: Surat asıp işi tamamlayıp vermek ve kadın arkanızdan “Allah kahretsin, nerden geldim buraya” deyip sizi anılarından çıkartacak.
Diğer alternatif ise her şeye rağmen bunda da bir keramet vardır deyip sabır bankanızda kalan son bonusları kullanarak ve gülümseyerek müşteriye yaklaşmak.
Açıkçası asık suratla yaptığım işlerde oldu. Burada kendimi poh pohlamanın anlamı yok. Allah biliyor ya söylenerek, oflayarak puflayarak yaptığım da birçok iş oldu.
Ama ben size oflamadığım zamanlarda yaşadıklarımı anlatmak istiyorum.
Kısa bir sohbet, konuştukça açılan Dolly ve havalarda uçuşan gülümsemeler ile iş teslim edilir. Kadın memnun vaziyette kapıdan çıkar ve bilinmeyene doğru yol alır.
Yaklaşık 5 ay geçer ve sekreter bana isimsiz bir telefon bağlar.
– Merhaba, beni tanıdınız mı? Küçücük doğum günü kartları yaptırmıştım.
– Aaaa evet hatırladım nasılsınız
– Çok iyiyim xxxx (Türkiye’nin ileri gelen bir markasının ismini söyler) firmasında reklam müdürü oldum ve senelik dijital baskı işlerini sizinle yapmak isterim
“Suratımı görmeniz lazımdı” dediğiniz anlar olur ya; keşke biri benim o anımın fotoğrafını çekseydi!
İçten içe burun kıvırdığım küçücük bir iş ve ne olduğu belirsiz bir kadının bana yaptığına bak hele.
Bu kadın sayesinde, o marka ile 5 sene boyunca iyi cirolar yaptık sonrasında ben işten ayrıldım zaten J
Bu deneyim bana öyle bir ders verdi ki, tokat gibi çarptı yüzüme.
Ve ben bundan sorasında iş ile alakalı karşılaştığım herhangi birine karşı asla küçük, deneyimsiz, boşver bununla iş mi olur dememeyi öğrendim.
Sakın bu bir çıkar, menfaat diye düşünmeyin.
Bunun bir test olduğunu ve Allah’ın bu tip insanlar ile bizleri denediğini anladım.
Sınavı geçersen kocaman bir nimet paketi seni bekler.
Yok, burun kıvırırsan “Es geçtiklerin sonra seni sollar geçer!”
Sende sadece arkalarından baka kalırsın…
Sevgi ile kalın…
Dolly
http://www.lapetitedolly.com
Dolly Karlıyol Tosun Kimdir ?
Dolly Karlıyol Tosun, tam bir YAY burcu kadını!
Annemin karnındayken bile tepinen bir enerjiye sahipmişim ve doğduktan sonra da şükür enerjimden hiç bir şey kaybetmedim.
(Meraklı, canlı, konuşkan, girişken, komik ve renkli bir kişilik olmaya çalışıyorum diyelim )
Terzi bir babaanne ve kuaför bir anneannenin torunuyum.
Sanata, modaya, ölümün ötesine, astrolojiye ve bilinmeyene olan ilgim her zaman vardı.
Aynı zamanda insanlarla iletişimi ve sosyal olmayı çok seven biriyim.
17 yaşımdan beri kurumsaldan, reklamcılığa kadar bir çok sektörde çalıştım.
Ta ki “bir gün ben ne yapıyorum? ne zaman hayallerimi gerçekleştireceğim?” diyene kadar…
Yaklaşık 2 senedir stil danışmanı ve bloggerım.
Tosun Paşamın karısı, 4 minişimin (kedilerimin) de anasıyım 🙂